23 Mayıs 2012 Çarşamba

SANATTA GELİŞİM KURAMLARI


Kendi alanında tutarlı ve bilimsel verilere ilişkin bilgileri kapsadığı gibi bilinmeyen konularda da denenebilir bilgileri içeren, düşünce alanında kalan bilgilerin tümüne kuram (teori) denir.
Sanat eğitbilim (sanat pedagojisi) bir sistem içerisinde bireyin almakta olduğu sanat eğitiminin ele alındığı bilim dalıdır.
Sanat eğitbilimi psikolojiden, sosyolojiden, antropolojiden, pedagojiden yararlanır.

İnsan gelişiminin gözlenebilen biricik özelliği sürekli kendi kendine değişmesidir.
Darwin’e kadarki düşünürler bu özelliğe uzak bakmışlardır. Darwin (1859) Türlerin Kökeni kitabında nesnelerin sürekli değişim içinde oldukları görüşüyle kendinden önceki tüm düşünürlerden ayrılır.
GELİŞİM
Gelişim bir bütündür
Gelişim çevre ve kalıtımın etkileşme ürünüdür.
Gelişim süreklilik içerir, belirgin aşamaları vardır.
Gelişim içten dışa, baştan aşağı doğrudur.
Gelişim genelden özele doğrudur.
Gelişim nöbetleşe sürer.
Gelişim kritik dönemler ve bireysel ayrıcalık vardır.

Sanat Eğitimi Tarihi ve Çocuğun sanatsal gelişiminde etkili olan gelişim kuramları
Bir insanın eylemi sonuçta üç temel ilke özelliği gösterir.
1. Bireysellik onu tüm öteki insanlardan ayırır.
2. İçinde yaşadığı süre onu çağdaşlarıyla birleştirir, ama atalarından ve kendinden sonra gelenlerden ayırır.
3. Genellik ise onu bütün insanlığa yaklaştırır.

Sanat Eğitimi Güzel sanatların biçim ve alanlarını içine alan eğitimdir. Sanat eğitimi kavram olarak 20.yy’ın başlarında kullanılmaya başlamıştır. Ama sanat eğitimi sanat tarihi ile koşut gelişme göstermiştir.
17. yy'a kadar tüm toplumların eğitim dizgesinin temelinde öykünme (taklit) ve alıştırma (uygulama) yöntemlerini görürüz
18.yy'da Kökeni J.J. Rousseau’ya dayanan  “Doğaya göre Eğitim” savını geliştiren Pestalozzi, biçimi, yöntemi ve amacı herkese uyabilen bir eğitim önermiştir. Katı ve ezbere dayanan eğitimin yerine doğanın yasalarına uygun, çocuk gelişimine ters düşmeyecek bu eğitim sisteminde göz-el uyumunun sağlanması çocuğun ussal yetilerini geliştirir denir. Resim dersleri çocuğu öğretime hazırlar.

Friedrich Schiller, insan ruhunun iki ayrı içgüdüsü olarak tanımladığı ussal olanla ruhsal olanı, sanat ile birleştirerek bütünlüğe ulaştırabilineceğini savunur.
Fröbel güzelliğe eşdeğer gördüğü “oyun” ile çocuğa duyumsatmadan, onun duyularının geliştirilmesini daha sonra da ussal gelişmeye doğru bir yol izlenmesini önermiştir.
19. yy. Endüstri çağı aynı zamanda da tarih ve toplumbilim çağıdır. Endüstri devrimi köylerin boşalmasını insanları akın akın kentlere yerleşmesini sağlamıştır. Bunun sonucunda yeni kent yerleşimleri artar, insanlar artık çiftçilikten, topraklarından koparak fabrikaların bir çalışanı olurlar. Ücretli İşçi sınıfı ortaya çıkar. Yeni yaşam, yeni değerleri de oluşturmuştur. Yeni dönemin ihtiyaç duyduğu insan niteliği de farklıdır. Bu durum
Eğitimde sanat eğitiminin amacını estetikten ticarete yöneltir. Kişiliğin uyumu yerine göz ve elin uyumu önemsenir. Bireyde el becerisini geliştirmek sanat eğitiminin amacıdır artık.

19.yy'ın ikinci yarısında "Çocukluk" keşfedilir. Sanat eğitimi yeniden estetiğe yönelir. Sanatın Ruhbilim ile ilişkisi sanat eğitiminin eğitimdeki önemi arttırır. Göz ve elin uyumuna düş gücü ve bellek eğitimi de eklenir.
20. yy.!ın ilk yarısında John Dewey doğal gelişim-yaratıcılığın geliştirilmesi-özgür anlatım kavramlarını ortaya atar.
Eğitim felsefesinde DOĞALCILIK dizgesi aslında üç ana düzenceden oluşturulmuştur. Dewey bunlara ilerici eğitim der.
1. Yararcılık: İnsanın mutluluğu hoşlanma duygusuna bağlanır. Hoşlanılan şey de yararlıdır. John Stuart Mill savunur.
2. Uygulayıcılık: Yararlı olanla gerçekliği eşdeğer görmedir. Uygulamada işine yararlı olan gerçeklik, düşüncenin deneyle tamamlanan görevinin ismidir. William James savunur.
3. Araçcılık. Düşünmeyi öğrenmede, bilimsel yasalar, ilkeler, kavram, yöntem ve kuramları bir araç olarak kullanma görüşüdür. Dewey savunur.
Sanat Eğitiminin gelişimi
Sanat eğitimi tarihinde üç ayrı yönde gelişim göstermiştir.
1. Yaratıcılığın Geliştirilmesi Düşüncesi: Çocuk özgür bırakılmalı, öğretmen öğretici değil rehber olmalıdır. Çocuk sergi, müze, gösteri ve sanat etkinliklerine götürülmelidir. Burada Sanat dersleri diğer derslerin uygulama alanına indirgenmiştir.
2. Psikoanalitik Düşüncesi: Yerinde ve uygun bir sürede uygulanan sanat eğitimi çocuğun ruhsal gerilimini azaltacaktır. Çocuğun yaptığı resimlerle bilinç altına inilebilinecektir. Sanat eğitimi çocuğun ruh sağaltımına indirgenmiştir.
3. Doğalcılık düşüncesi: Çocuk resimleri sanat ürünü olarak görülür. Sanat eğitiminde ilkesizlik, yöntemsizlik, oluruna bırakma ana yöntemleridir. Doğal gelişme için eller , göz ve düşgücünün emrinde olmalıdır. “Özgür anlatım” anahtar sözcüktür.
Herbert Read “sanat yoluyla eğitim”, Franz Çizek “sanatçı olarak çocuk” anahtar tümceleri bu dönemde üretilenlerden ikisidir.
Gestalt Kuramı
Karşıt bir gelişme algı bellek ve öğrenme için geliştirilen ilkeler, günümüzde sanat eğitiminde özellikle de görsel algılama alanında yararlanılır.
Victor Lowenfeld çocuğun resimlerindeki resimsel gelişim evrelerini ileri sürerek sanat eğitimini ilk kez bilimsel bir temele oturtur. “Kendini anlatma” kavramı “özgür anlatım” kavramına yanıttır.
1960’dan sonra
Sanat eğitiminde ruhbilimin etkisi azalmaya bunun yerine başta toplumbilim olmak üzere göstergebilim, güdümbilim ve diğerlerinin etkisi artmaya başlar.
Sanat eğitimi yeniden gözden geçirilir ve bireysellik terini toplumsallığa bırakır.
“Sanatta Eğitim” kuramı yeni anahtar sözcüktür.
John Michael “gelişme”
Arnhiem “görsel algı”
Eisner “bilişsel gelişme”
Howard Gardner “Çoklu Zeka”
Wilsonlar “kopyannın eğitimdeki yeri”
Konularında yeni görüşler ileri sürerler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder